21 Ağustos 2016 Pazar

Papatyalara Kıymayın

Çiçek denilince aklınızda kokusunu almaya başladığınız, gözünüzün önüne ilk gelen hangi çiçektir bilmem ama, bendeki çiçek papatyadır. Doğa ananın beyazın masumiyeti, saflığı ve temizliği, sarının sıcaklığı ve enerjisi ile tasarlamış olduğu kıyafeti layıkıyla taşır bir papatya. Olur olmadık yerde karşınıza çıkabilmesi onu sıradanlaştırmaz, aksine amacı kalbinize ufak sevgi kıpraşımları göndermektir. Baharın enerjisini insanlara taşıyan küçük elçilerdir papatyalar.

İnsanların sevgiye inancının, sevilmeye ihtiyacının acısını en çok çeken çiçektir papatyalar. Seviyor, sevmiyor, seviyor, sevmiyor... diyerek güzelim taç yaprakları öldürmek yerine neden insan sevdiğine bir demet papatya verip, onun sevgisini görmek istemez. Zaten doğasına bulaşılmamış, küçükken ezilmemiş bir papatya, her zaman size "O"'nun sevdiğini söyleyecektir; kıymayın papatyalara. Kimileri kokusu yok diye basit görür papatyayı, ama bilmezler ki papatyalar koparılınca kokmaya başlar; bu nedendendir ki onlara ölümün en güzel kokusu da denilebilir.

Papatyaları sevin, papatyalar güzeldir.
Sevin papatyaları, güzeldir papatyalar,
Güzeldir, sevin;
Papatyaları ezmeyin, güneşe baksın papatyalar,
Kıymayın papatyalara, papatyalar güneşe baksın,
Baksınlar güneşe, kıymayın;
Ah papatyalar...

Yadigar-ı Şef

9 Ağustos 2016 Salı

Yaşamalı

Yaşamalı insan, 
Öyle gelişigüzel değil, özümseyerek;
Fincanda bir damla kahve kalmış olsa bile, o son damlanın tadını alarak yaşamalı,
Güneş hiç batmayacak gibi gündüzü, doğmayacak gibi geceyi,
Çiçek hiç solmayacak gibi, kokusunu içine çeke yaşamalı,
Yılları devirip arkaya baktığında keşkeler değil iyikiler bırakarak gitmeli insan,
Yaşamalı ve sonra da benden bu kadar deyip gitmeli.

Yadigar-ı Şef